Benutzereinstellungen

Neue Veranstaltungshinweise

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs

Es wurden keine neuen Veranstaltungshinweise in der letzten Woche veröffentlicht

Kommende Veranstaltungen

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs | Miscellaneous

Keine kommenden Veranstaltungen veröffentlicht

Başkanlık Seçimlerine Dair; Sandık Kazandı, Sanan Kaybetti

category yunanistan / türkiye / kıbrıs | miscellaneous | opinion/analysis author Tuesday July 10, 2018 01:07author by DAF - DAF Report this post to the editors

Oy vermek, kendi gücümüzden vazgeçmektir. Elisee Reclus

Adalet ve özgürlük için seçimleri kazanmayı kazanmak SANMAK
.
.



Parlamenter muhalefetin fiili çatı başkan adayı Muharrem İnce, 24 Haziran Seçimi’nin ertesi günü saat 12.00’de bir açıklama gerçekleştirdi. Bu açıklama, tüm bir gece boyunca, Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasından daha fazla merak edilen konuşmaydı. Yaklaşık 50 gün boyunca, yaptığı mitingler ve mitinglerde yaptığı konuşmalarla muhalefetin (ama geniş yelpazeli bir muhalefetin) başkan adayının seçimlerde yapılan usulsüzlüklere, YSK’nın yanlı açıklamalarına, Anadolu Ajansı’nın objektif veriler kullanmadığına ilişkin eleştirel bir açıklama yapması muhtemeldi. Ya da beklenti bu yöndeydi.

Ancak beklenenin tersine, “Seçim sonuçlarını kabul ediyorum.” açıklamasında bulundu. Ardından AKP sözcüsü Mahir Ünal, Muharrem İnce’yi bu açıklamasından dolayı teşekkür, takdir etti. Böylece ekranda iktidar ve muhalefetin uyum içerisinde süreci noktaladığı bir seçim izlendi.

Gerçekte ise plakasız araçların dolaştığı; fazla fazla oy pusulalarının ve zarfların bir şekilde okullara sokulduğu; silahlı korumaların ve korucuların beğenmediği oy kullanma işleyişini değiştirdiği; muhalif seçmenlerin dövüldüğü, öldürüldüğü, polis ve asker baskısında oy kullanıldığı; oy sayımını izlemek isteyenlerin engellendiği; çifte ve blok oyların kullanıldığı; oy sayılarının oynandığı bilinen bir seçim yaşandı. Her seçimde yaşandığı gibi.

Muharrem İnce’nin seçimi “Tayyip Erdoğan kazanmıştır” demesi öyle ya da böyle Muharrem İnce’ye oy vermiş (ve itiraz etmeyen bir başka adaya oy kullanmış) herkesin Tayyip Erdoğan’ı Başkan olarak kabullenme sorumluluğu vardır. Çünkü seçime katılmak o seçimin sonucunu meşrulaştırır. Seçime katılmış ve kaybetmiş olanların ertesi gün “Asıl mücadele şimdi başlıyor.” telkinleri gelecekteki bir başka seçim mücadelesini mi işaretliyor? İşaretlenen bir başka seçim değilse, seçim öncesinde olduğu gibi seçim sonrasında da toplumun politikleşmesinden mi faydalanmak mı isteniyor?

Seçim süresince “bu seçim başka, bunda oy kullanılır” diyerek siyasi sorumluluk yaptığını söyleyenler daha seçimleri kaybetmenin üzerinden bir iki gün geçmeden “seçimler bir sanıdır” gibi biz anarşistlere paralel söylemlerde bulunmaktalar. Bu tutarsızlığın bir tedavisi olamaz. Propagandasını yaptıkları seçim siyasetinin sorumluluğundan koşarak kaçanlar çevrelerinde yarattıkları kafa karışıklığının kaçınılmaz sorumlusudur. Bu asalakların kafa karışıklığına maruz kalanlar; “Durmuş saat bile günde iki kez doğru gösterir” düşüncesiyle bu asalakların “seçimler bir sanıdır” sözünü önemseyebilirler.

Şöyle ya da böyle sistemin yaptığı seçim propagandaları tutmuş ki seçimlere katılım artmıştır. 24 Haziran Seçimleri’nde seçime katılım oranı daha önceki seçimlere kıyasla çok daha fazla, %87’nin üstündedir. Bu, oy kullanarak “demokrasinin işlemesine” katkıda bulunmayı öğütleyenlerin, örgütleyenlerin mi, yoksa ölüleri bile dirilten Tayyip Erdoğa’nın mı başarısıdır bilinmez ama toplumsal muhalefetin sokaktan sandığa daha da sıkıştığını anlatmaktadır.

Açık açık yazalım, siyasal iktidardan pay alma arzusuyla, içerisinde bulunduğumuz coğrafyada toplumsal muhalefet sokaktan sandığa yönlendirilerek yıpratılmıştır. Eski ya da yeni devletli herhangi bir sistem, toplumu yöneten yönetilen ikileminde tutacaktır. Ve ezilenlerin ezenler karşısındaki pozisyonu değişmeyecektir. Sömürü her daim sürecektir. Çünkü bu sömürü sistemi ezen-ezilen, yöneten-yönetilen ikiliğiyle kendini temellendirir.

Seçimlerin ve sandığın devrimciler ve toplumsal muhalefet için en olumsuz etkisi ise, toplumsal mücadelenin değiştirebilme ve devirebilme gerçekliğine inanmayan bir anlayış örgütlemesidir. Seçimleri bir strateji olarak algılamanın ötesinde koltuk-meclis fetişizminin artacağı açıktır. Tercihler değişecektir, yaşanacak sosyal ve ekonomik adaletsizliklere karşı koymanın tercihi bunları bir seçim propagandası aracı olarak kullanmak olacaktır.

Ekonomik yoksullaşma “krizdeyiz” propaganda aracına, sosyal yoksunlaşma “baskılanıyoruz” propaganda aracına, adaletsizlikler ve tutsaklaşmalar birer birer magazinsel propaganda araçlarına dönüşecektir, yani bir sonraki seçimlerin propaganda araçlarına. Oysa ki bu yaşananlar bu sömürü sisteminin değişmez gerçeklikleridir. Yaşananlar ancak ve ancak devrim propagandasının bir aracıdır. Hatta aracı değil propagandanın kendisidir.

Sömürü sisteminin şekilsel değişiklikleri sömürüyü değiştirmez, 16 senelik Tayyip Erdoğan iktidarının tüm sömürüsüne karşı koymayı sürdürdüğümüz gibi sürdüreceğiz.

Muhtar, Belediye Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı, Başkan sandıklarının kazananı Tayyip Erdoğan, kaybedeni bir başkası.

Parlamenter sistemde, iktidarın sandıklarını nasıl çözüm olarak görmediysek, toplumsal devrim mücadelesini nasıl sokaklarda yaygınlaştırmaya çalıştıysak, başkanlık sisteminde de bu mücadelemizi sürdüreceğiz.

Sömürü sömürüdür mücadele de mücadele. Sömürü sürdükçe mücadelemiz sürecek özgür ve adil bir dünyada yaşana dek.

Devrimci Anarşist Faaliyet

Verwandter Link: http://anarsistfaaliyet.org/sokak/baskanlik-secimlerine-dair-sandik-kazandi-sanan-kaybetti/
This page can be viewed in
English Italiano Deutsch

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs | Miscellaneous | tk

Sat 20 Apr, 23:12

browse text browse image

17240259_1861861610696387_2532171986647156223_o.jpg imageNewroz Piroz Be! 01:57 Wed 22 Mar by DAF 0 comments

Kawa’nın yüz yıllar önce yaktığı isyan ateşi, devletin Newroz’u yasaklamasına rağmen, Kürdistan’ın dört bir yanında harlanmaya devam ediyor.
Bugün, Demirci Kawa’nın zalim Dehaq’ın karşısına çıkarak “Ey Saray sahibi, seninle adalet için kavga etmeye geldim!” dediği gündür. Bugün, kavganın ve isyanın, direnerek özgürleşmenin günüdür. Bugün, Kawa’nın çıktığı yolda, aynı adalet kavgasıyla; yaşadığımız coğrafyada süren soykırım girişimlerine, kimyasal gazlarla katliamlara, zorla göç ettirmelere ve asimilasyon politikalarına karşı isyanı büyütmenin günüdür. Bugün Newroz’dur!

textmülksüzler Ekim sayısı çıktı! 17:01 Fri 12 Oct by mülksüzler 0 comments

mülksüzler Ekim sayısı çıktı!

textmülksüzler Mayıs 2007 sayısı çıktı! 09:14 Sat 12 May by Dicle Bozdağ 0 comments

Merhaba… Cumhurbaşkanlığı için mahallenin kabadayıları açıklamaları ile racon kesmeye devam ediyor. Her gün televizyon ekranlarından sayın siyasetçilerimiz, birbirlerini, sözde demokrasi-devlet geleneği ama özde çıkar ve güç adına göreve çağırıyor. Biz köleler, mülksüzler ise yeni efendilerimizden birinin hangisi olacağı konusunda sabırsız bir bekleyiş içerisindeyiz. Pop-star benzeri bir T.V programı yapsalar, adaylar çıksa en güzel yalanlarını söyleseler ve biz de huşu içerisinde SMS ile bu oyuna dahil olsak, bu kadar tantana çıkmazdı belki. Bu ayki sayımızda cumhurbaşkanlığı seçimi-aldatmacası üzerine bu minvalde iki yazı hazırladık.
....

imageBaşkanlık Seçimlerine Dair; Kazanan Kim? Kaybeden Kim? Jul 10 by DAF 0 comments

Yine bir seçim ve yine bir seçim öncesi gerilimli günleri bu coğrafyada yaşayanlar olarak deneyimlemekteyiz. Yaşadığımız coğrafyada ya da diğer coğrafyalarda, seçim denilen siyasi sürecin yarattığı şey, oluşan yeni “gerçekliğin” bir sonraki seçimlere kadar süreceğidir. Siyasal iktidarın şekillendiği seçimler sürecinde, seçimler sosyal ve ekonomik gerçeklikte şekillenir, toplumun iktidarını isteyen tarafların bireye sunduğu vaatlerle geçen bu seçim gerçekliği, iktidarın kazanılmasıyla sonlanacaktır.
Seçim ismi verilen siyasal sürecin, toplumun sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması için organize edildiği iddiasının gerçek olup olmadığını soru ve cevaplarla tartışarak içselleştirmeliyiz. Çünkü katılacağımız ya da katılmayacağımız seçim süreci gerçekliğinin iddiası şudur; katılmamamız durumunda toplumun sosyal ve ekonomik işleyişine dair söz söyleyemeyiz.
Peki katılmamız durumunda bu işleyişe dair söz söyleyebilir miyiz? Toplum içinde siyasal etken bir birey olmanın şartı olarak karşımıza konan seçimlerin dışında başka bir yol yordam yok mu? Toplumun bütünlüğünü önemseyen, sosyal ve ekonomik kararlarının bir parçası olan, adalet ve özgürlüğü sağlayan bir birey olmanın tek yol yordamı seçimlerde seçmen olmak mı?
Sorular ve cevaplarıyla, Haziran 2018 seçimlerinde seçmen olup olmama, oy kullanıp kullanmama şeçimini yapmak için yani gerçek seçimi yapmak için siyasal süreci, bu süreçte olanları ve olasılıkları değerlendirelim.

textTürkiye: Modernleşme, otoriteryenizm ve siyasal İslam May 14 by Ender Yılmaz & José Antonio Gutiérrez D. 1 comments

[İrlanda'da 2008 başında Red & Black Revolution dergisinin 13 nolu sayıısnda yayımlanmıştır.] Türkiye bu yıl İslamcı bir partinin cumhurbaşkanlığını alması olasılığına karşı Ordu’nun tehditleri ile gündemdeydi. Türkiye AB ile üyelik müzakerelerinde olduğundan, bu hamle Avrupa Birliği’nde bir dizi soruyu gündeme getirdi. Türkiye’deki iki tedirginlik verici iktidar alternatifi siyasal İslam ve yönetim kademesinde zor gücünü temsilen ordu olan modası geçmiş otoriteryen Kemalist laikçilik. Avrupa burjuvazisi, 1980’e benzer bir diktatörlükten yana olmayacaklarını bildiren açık bir mesaj yollayarak, ordu yerine iktidardaki İslamcı AKP’yi destekledi. AB’ye girişin nihai olarak demokratikleşmeye yardımcı olacağını söyleyerek Türkiye ile Yunanistan’ın otoriteryen geleneğini kıyasladılar.

textEgemen Sınıf İçindeki Mücadelenin Arenası Olarak Cumhurbaşkanlığ&... Mar 13 by Şafak Eryılmaz 0 comments

Yüksek siyasetin, medyanın gündemi iyiden iyiye cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanacak gibi görünüyor. Nedir peki bu dönen gerçekten? Kopan fırtınanın altında yatan ne? Egemenlerin, patronların, devletlerin başındaki kodamanların hesaplarını tam olarak anlamanın mümkünü yok. Bilmediğimiz, bilemediğimiz onlarca dolap kapalı kapılar arkasında çevrilmekte. Anladığımız kadarını, tahminlerimizi paylaşalım.

textAvrupa Birliği ve Köylülük Feb 26 by Levent Tok 0 comments

Kara Kızıl Notlar Ekim-Kasım-Aralık 2006 Sayısından alınmıştır.

Sorry, no press releases matched your search, maybe try again with different settings.
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]